Sprache wählen:

Türkçe  Deutsch  


Hizmet kapsamı

- Şirketler Hukuku
- iş Hukuku
- Yenilenebilir Enerji
- Sözleşme Hukuku
- Uluslararası Ticaret
-Ticaret & Broşür
- ve birçok diğer hukuki alanda hizmet vermekteyiz
Yurt dışı ihracat bedellerinin tahsili

Şirketler hakkında bilgi edinme (Bonitätsabfrage)

Alman Hukukuna göre borçlunun iflası ve alacaklıların hakları

 

 

 

10-11 Nisan 2009 Dünya Türk Girişimciler Kurultayına  katılımından bazı değerlendirmeler

 

 

Alman İflas (Aciz) Hukukunda iflasın açılması ve  alacaklıların hakları

Son senelerde Almanya’da yerel iflas mahkemelere verilen iflas başvuruların arttığı görünmektedir. Federal İstatistik Dairesi tarafından yapılan açıklamada, Almanya’da 2009 nisan ayında gecen seneye göre yüzde 7,1 oranında artarak, 2 bin 979 iflas başvurusu yapıldığı ifade edilmiştir. 

Alman şirketleri tarafından yapılan iflas başvuruları, Almanya ile işbirliği yapan ihracatçı Türk şirketlerini yakından ilgilendirmektedir. Alacaklısının iflas için mahkemeye başvurduğunu öğrenen birçok ihracatçı iflas sürecinde hukuki haklarını ve imkanlarını yeterli bir şekilde değerlendirmemektedir.

 

Aciz başvurusu  

Alman iflas hukukuna göre iflas, alacaklının veya borçlunun mahkemeye verilen aciz dilekçesi (Insolvenzantrag) ile baslar. Alman hukukuna göre iflas talebi doğrudan doğruya yapılmaktadır. Yani, alacaklıların ilk önce icra dairesine iflas takip talebinde bulunması ve icra dairesinin borçluya bir iflas ödeme emri göndermesi gerekmemektedir (takipsiz iflas yolu).  

Aciz (ödeme güçlüğü çekmesi) ve aşırı borçtan  dolayı (pasiflerin aktiflerden yüksek olması)  borcunu ödeyemeyen borçluyla karşılasan alacaklı, aciz mahkemesine başvurabilir. Borçlu da,  ayni sebeplerden dolayı aciz mahkemesinden kendi iflasını isteyebilir.

Limited şirketlerin şirket yöneticileri, ileriye doğru aşırı borçlanma tehlikesi gördüklerinde, kanunen, iflas başvurusunda bulunmaya mecbur tutulmuşlardır. Bu nedenle sadece tedbir niyetiyle de olsa (aşırı borçlanma tehlikesine karsı)  aciz mahkemesine başvuruda bulunmaları gerekmektedir.   Aksi takdirde şirket yöneticileri, şirket  borçlarından sorumlu tutulur ve şirket borçlarını ödemekle mükelleftirler. Bu riskin bilincinde olan şirket yöneticileri, bazen, temkinli davranarak iflas başvurusunda bulunmaktadırlar. Oysa şirketin gerçek finansal durumu henüz negatif  olmayabilir. Bu bakışla, her aciz başvurusunda bulunan şirketin kesin olarak iflas edeceği gibi bir kuralın olmadığı anlaşılmaktadır. Özellikle borçlu tarafından yapılan aciz başvurusunda, alacaklılar için (iflas masasının yeterli olması konusunda) bir umut vardır.

 

Aczin açılısı ve aciz idarecisi

Aciz başvurusu üzerine aciz mahkemesi,  kesin aciz açılış kararı verilinceye kadar, gerekli tedbirleri alır ve geçici (ilk alacaklılar toplantısına kadar) olarak aciz idarecisini (Insolvenzverwalter) belirler. Aciz mahkemesi,  muhafaza tedbiri olarak müflisin (borçlunun) tasarruf yetkisini kısıtlama,  müflise karsı cüzi`i icrayı yasaklama ve durdurma gibi koruyucu önlemler  alabilir. Verilen muhafaza tedbirlerine göre tasarruf yetkisi, aciz mahkemesince geçici olarak atanan, aciz idarecisine aittir. Borçlunun, tedbir kararından sonra yaptığı  her türlü tasarruf, aciz idarecisinin izni veya rızası olmadığı sürece hükümsüzdür. Aciz idarecisinin görevi, müflisin malları üzerine defter tutma ve yeterli (iflas masraflarını karşılayacak kadar)  mal varlığının olup olmadığını tespit etmektir.  Elde edilen bilgiler aciz mahkemesine bildirilir. Tespit edilen mal varlığı  mahkeme giderlerini (iflas harç ve giderleri) karşılıyorsa, aciz açılır.  

Mahkemenin verdiği aciz açılış kararı ile geçici olarak verilen muhafaza tedbirleri kesinleşir ve müflis, tasarruf (ve idare) yetkisini tamamıyla yitirir. Geçici olarak atanan aciz idarecisi (genelde) onaylanır veya yenisi atanır, aciz açılış kararı gerekli yerlere ve kurumlara bildirilir ve ilan verir, alacaklılara alacaklarını aciz masasına (iflas masası) bildirmeleri için zaman  belirlenir. 

Aczin açılması ile, müflisin haczedilebilen bütün mal ve hakları bir masa, yani bir topluluk teşkil eder, buna aciz masası diyebiliriz. Aciz açılış kararından sonra borçlunun mal varlığının (aciz masasının) idaresi tamamıyla aciz (idarecisine) yöneticisine aittir.

Aciz idarecisinin görevlerini şöylece özetleyebiliriz: muhafaza tedbirlerini uygulamak, alacakların iflas masasına bildirdikleri alacakları (Forderungstabelle) incelemek ve kabul veya itiraz etmek, müflisin mallarının defterini tutmak. Defter (Bericht) tutularak müflisin masaya giren mal ve hakları tespit edilir; ayrıca  üçüncü kişilerin mülkü olarak gösterilen veya üçüncü tarafından istihkak iddia olunan ve müflisin elinde bulunan mallar da bu deftere yazılır.

 

Alacakların sıra cetveline işlenmesi

Alacaklıların müflisten alacaklarını aciz yöneticisine (aciz mahkemesine değil)  bildirmeleri gerekir. Aciz mahkemesince belirlenen süre içerisinde bildirilmemesi, hak düşürücü değildir ve gecikmeli olarak da yapılabilir. Alacaklar tablosu (Forderungstabelle – sıra cetveli)  diye adlandırılabilecek bu tabloya tüm alacaklar alacaklarını  yazdırabilirler.  Delil olarak fatura, sözleşme ve buna benzer belgelerin ibraz edilmesinde yarar vardır.  Aciz yöneticisi tarafından incelenerek kabul veya ret edilir. Kabul edilen alacaklar, alacaklar tablosuna (sıra cetveline)  işlenir. Alacaklıların, aciz yöneticisi tarafından  tamamen veya kısmen ret edilen alacakları için dava yolu (sıra cetveline itiraz davası)  açıktır.  

Mahkeme tarafından verilen aciz açılış kararıyla birlikte, mahkeme, defter ve sıra  cetveli incelenmesi (tahkik ve tetkik) için duruşma gününü belirler (Berichts- und Prüfungstermin). Defter incelemede, aciz yöneticisi tarafından deftere işlenen hak ve mallar incelenir. Aciz yöneticisi, tutulan deftere geçirilen mal ve haklar konusunda mahkemeye ve alacaklara bilgi sunar,  müflisin iktisadi durumunu değerlendirerek rapor verir.  Sıra cetveli incelemesinde ise, alacaklıların sıra cetveline yazdırdıkları alacaklar incelenir. Her iki inceleme de, genel olarak  ayni celsede yapılır. alacaklıların katılma zorunluluğu yoktur.

 

Aciz davaların süreci

İflas etmek üzere olan veya yakında mallarına haciz konulması ihtimali bulunan borçluların mallarını alacaklılardan kaçırmak niyetiyle şüpheli (hileli) tasarruflarda bulunduklarına sık sık rastlanmaktadır. Aciz yöneticisin önemli görevlerinden birisi de, bu tür hileli (ucuz veya karşılıksız) tasarrufları ortaya çıkarma ve bu malları, iptal davası ile, iflas masasına iade etmektir. Bu tür araştırmalar ve iptal davaları uzun zaman almaktadır. Bu nedenle aciz davaların sonuçlanması seneler sürebilir (büyük şirketlerde bu süre 3-5 sene olabilir). Genel olarak iflasın sonuçlanması ve payların paylaşımı için asgari olarak 1-2 sene planlanmalıdır.   Bu süreç içerisinde alacaklıların, paylaşım sonu alacakları pay oranını  kesin bilinmese de, ilk defter ve sıra cetveli incelemesi sonunda, alınabilecek pay oranını, aciz yöneticisinin verdiği rapora göre, tahmin etmek mümkündür.   

 

Paylaşım ve pay oranı

İcra hukukunda olduğu gibi, iflas hukukunda da alacaklıların alacakları para ile ödenir. İflas masasına giren mallar açık arttırma ile satılarak paraya çevrilir.  Ayrıca, müflisin alacakları da aciz yöneticisi tarafından takip edilerek tahsil edilir.  Toplanan tüm paralar aciz masasına girer.

Paylaşım, alacaklıların alacaklarına (imtiyazlı veya imtiyazsız) göre gerçekleşir. Satışta mülkiyet hakkini saklı tutan (yani, mülkiyet hakki, satış bedeli ödeninceye kadar satıcıda kalır, Eigentumsvorbehalt) alacaklılar, imtiyazlı olarak, mülkiyet hakkinin saklı tutulduğu malları,  aciz yöneticinden isteyebilirler. Mülkiyet hakkı  saklı tutulan mallar, iflas masasını teşkil etmez. Bu mallar, iflas masasına (aciz masasına) girmeden, istihkak hak sahiplerine iade edilir. İhracatta yapılan sözleşmelerde, mülkiyet hakkinin saklı tutulmasının ne kadar önemli olduğunu böylece anlaşılmaktadır. Bu tür imtiyazlı alacaklılara “Absonderungsberechtigte Gläubiger” denilmektedir.

Diğer imtiyazlı alacaklılar gurubu ise, rehinli alacaklılardır (Aussonderungsberechtigte Gläubiger). Rehinli malların satış bedeli rehinli alacaklılara ödenir. Satış bedelinden artan para masaya kalır ve diğer alacakların ödenmesine tahsis edilir.

Rehinli alacaklılardan sonra, masadaki paradan, iflasın açılmasından ve tasfiyesinden doğan giderler ve masraflar (masa borçları) için pay ayrılarak bu borçlar ödenir. Masa alacaklılarına Massegläubiger denilmektedir.

İlk üç sırada belirtilen imtiyazlı alacaklılar için tam pay ayrılır ve ödeme yapılır. Dördüncü sırada yer alan adi alacaklılar (imtiyazsız alacaklılar) için, genelde tüm imtiyazsız alacakları karşılayacak kadar para artmadığı için, kalan para alacaklılar arasında eşit bir şekilde paylaştırılır (garameten paylaştırma). Uygulamada dördüncü sırada yer alan alacaklılara çok düşük bir pay ve para kalmaktadır. Alacaklıların pay oranı müflisin toplam borcu ve masa varlığına göre belirlenir. Örneğin: toplam  100.000 € borcu olan müflisin masa varlığının 25.000 € olduğunu varsayarsak, alacaklıların pay oranı ¼  olur. Her alacaklıya alacağının ¼  tahsis edilir ve ödenir.

Beşinci sırada yer alan borçlar ise, aciz açılışına karar verildikten sonra çıkan (örneğin faiz, alacaklıların aciz davasına katılım masrafları) masrafları içerir. Bu masraflar, tüm imtiyazlı ve imtiyazsız alacaklıların payları ödendikten sonra kalan paradan ödenmesi gerektiği için (Nachrangige Forderungen), genelde karşılanamamaktadır.

 

 

 

 

 

 




 

www.hukuk24.com

 

Home / Anasayfa
Avukatlar
Broşür
Hukuk Forum
E-Mail
Basın / Medya
İletişim

 
     

Postanschrift:

Türkstrasse 2

30167 Hannover
 
Tel: 0511 - 76 11 779

Fax: 0511 - 76 11 780

 
Internet: hukuk24
Mail: hukuk24